Tavsiye Ticaretinde Güven

İş arkadaşlarınızla, ailenizle, eşinizle ya da arkadaşlarınızla, güven duygusunun olmadığı bir ilişki tecrübeniz olduysa siz de gayet iyi bilirsiniz ki o ilişkinin sona ermesi uzun sürmez.

Güven, hayatımızın her noktasında önemli bir unsurdur. Güven unsurunun bir tanımını yapmak gerekirse eğer; güven = uzmanlık+dürüstlük şeklinde tanımlamak doğru olacaktır. Ekonomik dar boğazların şartlarımızı zorlaştırdığı ticaret hayatımızda hepimiz karşılıklı güvene dayalı iş anlayışımızı sürdürüyoruz.

Özellikle Tavsiye Ticareti yani Network Marketing sektöründe ‘’güven’’ unsuru geleceğimizi belirliyor ve ne kadar kazanacağımızı da doğrudan etkiliyor. Ticarî hayatta güvenin birçok unsuru ve tarafı bulunmaktadır. Güvene dayalı yaptığımız ticarette gün geçtikçe piyasaya yeni çıkan firmalar ile karşı karşıya kalıyoruz. Yeni bir arayış içinde isek; sektörün gerektirdiği ölçüde bilgi sahibi olarak adımlarımızı atmalıyız. Network marketing firmalarını anlayabilmek ve değişimi öngörebilmek için daha derinlere doğru bilgili olmalıyız. Firmaların yaptıkları işin arka mutfağı ve kazanç planı ile ilgili en az birkaç hafta detaylı araştırma yapmalıyız yani yapacağımız işi  sorgulama eğiminde olmalıyız. Eskilerin bir deyimi vardır, “güven ihanete yol verir’’ diye. Sadece size bu işi tavsiye eden kişiye güven duymadan dolayı körü körüne inanma unsurundan kaynaklanan ağır bilançolara hepimiz şahit olmuşuzdur.

Peki, bir firmaya başlama ya da yatırım yapma kararı alırken nasıl güveneceğiz? Bu noktada sanıyorum bilgi ve yetkinlik sahibi olmanın önemine değinmek yeterince açıklayıcı olacaktır. Bu anlamda; araştırdığımız firma, müşteri portföyü ve sektörün içinde bulunduğu durum hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıyız. Prof. Dr. Arman Kırım, kitabında ‘’riskin asıl kaynağı, etki çevrenizdeki potansiyel müşterilerinizin ne düşündüğünü, ne istediğini, ne yapacaklarını, nasıl tepki vereceklerini bilmemektir’’ diyor. Bu bilgiye sahip olabilirsek eğer, risk faktörünü azaltmış oluruz. Eğer tavsiye ticaretiyle uğraşıyorsanız, hedefleriniz varsa, ‘’bilmek’’ zorundasınız ve ancak bu bilgi sayesinde başta kendinize ve ardından iş ortaklarınıza yeterince güvenebilir ve bu güven ortamında işlerinizi inançla geliştirebilirsiniz.

Bizler güvenirken bilgiye ihtiyaç duymalıyız. Ticarî risklere karşı ihtiyatlı olmak yeterli bilgiye sahip olmakla tarif edilebilir. Ancak bilgi sahibi olanlar gelen mesajları doğru yorumlar ve isabetli karar alabilirler. Güven ortamı düşük ilişkiler hepimiz için çıkmaz sokaklarla dolu ortamlardır. Bir ilişkinin hatta bir fırsatın sonudur. Eğer bu tür bir ortamın varlığını hissediyorsak yetkinliklerimizi arttırmalı, ’’herkese güvenmek de, hiç kimseye güvenmemek de aynı şekilde hatadır’’ ata sözünü aklımızdan çıkarmamalıyız.